TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
gözlük {i} das Augenglas {n}
gözlük {i} die Brille {f}
gözlük burun destek yeri {i} der Steg {m}
gözlük camı {i} das Augenglas {n}
gözlük camı {i} das Beillenglas {n}
gözlük camı {i} das Einglas {n}
gözlük çerçevesi {i} die Brillenfassung {f}
gözlük çerçevesi {i} das Brillengestell {n}
gözlük kabı {i} das Brillenetui {n}
gözlük kılıf {i} das Brillenfutteral {n}
gözlük köprüsü {i} der Bügel {m}
gözlük kullanan {i} der Brillenträger {m}
gözlük kullanmak {allg} Brille tragen {allg}
gözlük takan {i} der Brillerträger {m}
gözlük takmak {allg} Brille tragen {allg}
gözlük takmak {itr} tragen {itr}
gözlük takmış {s} bebrillt {adj}
gözlükçü {i} der Optiker {m}
gözlükçü {i} die Optikerin {f}
gözlükle {s} bebrillt {adj}
gözlük {i} der Brillerträger {m}
gözlük {allg} eine Brille tragend {allg}
gözlük {allg} mit Scheuklappen {allg}
gözlük kadın {i} [hayb]die Brillenschlange {f}
gözlük yılan {i} [hayb]die Brillenschlange {f}
gözlük yılan {i} [hayb]die Kobra {f}
gözlükotu {i} die Mondviole {f}
gözlükotu {i} das Silberblatt {n}
gözlükotu {i} die Viole {f}
gözlükotu {allg} Wilde Mondviole {allg}
gözlüksüz {allg} mit bloßem Auge {allg}
Indirekte Treffer
aynı zamanda işitme olanağını sağlayan gözlük {i} die Hörbrille {f}
bağa gözlük {i} die Hornbrille {f}
camı olan saplı gözlük {i} [tek]das Lorgnon {n}
gözlük burun destek yeri {i} der Steg {m}
gözlük camı {i} das Beillenglas {n}
gözlük camı {i} das Augenglas {n}
gözlük camı {i} das Einglas {n}
gözlük çerçevesi {i} das Brillengestell {n}
gözlük çerçevesi {i} die Brillenfassung {f}
gözlük kabı {i} das Brillenetui {n}
gözlük kılıf {i} das Brillenfutteral {n}
gözlük köprüsü {i} der Bügel {m}
gözlük kullanan {i} der Brillenträger {m}
gözlük kullanmak {allg} Brille tragen {allg}
gözlük takan {i} der Brillerträger {m}
gözlük takmak {itr} tragen {itr}
gözlük takmak {allg} Brille tragen {allg}
gözlük takmış {s} bebrillt {adj}
kelebek gözlük {i} der Kneifer {m}
koruyucu gözlük {i} die Schutzbrille {f}
kromatik gözlük camı {allg} chromatisches Brillenglas {allg}
nikel çerçeveli gözlük {i} die Nickelbrille {f}
ön tarafı konkav arka tarafı konveks olan gözlük camı {i} das Punktalglas {n}
optik gözlük {allg} optische Brille {allg}
sapı elle tutulan gözlük {i} die Stielbrille {f}
saplı gözlük {i} die Lorgnette {f}
sapsız gözlük {i} der Zwicker {m}
tek camlı gözlük {i} das Einglas {n}
tek camlı gözlük {i} das Monokel {n}
tek gözlük {i} das Augenglas {n}
yaylı gözlük {i} der Kneifer {m}