DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
der Widerspruch {m} çelişki {i}
der Widerspruch {m} direnme {i}
der Widerspruch {m} inkar {i}
der Widerspruch {m} hak arama {i}
der Widerspruch {m} karşı koyma {i}
der Widerspruch {m} muhalefet {i}
der Widerspruch {m} protesto {i}
der Widerspruch {m} reddetme {i}
der Widerspruch {m} ret {i}
der Widerspruch {m} tutmazlık {i}
widersprüchlich {adj} aykırı {s}
widersprüchlich {a} birbirine aykırı {a}
widersprüchlich {adj} birbiriyle çelişkili {s}
widersprüchlich {a} çelişik {a}
widersprüchlich {a} çelişkili {a}
widersprüchlich {a} mütenakız {a}
widersprüchlich {a} tezatlı {a}
widersprüchlich {adj} zıt {s}
die Widersprüchlichkeit {f} aykırılık {i}
die Widersprüchlichkeit {f} çelişiklik {i}
die Widersprüchlichkeit {f} çelişki {i}
die Widersprüchlichkeit {f} zıtlık {i}
die Widerspruchsbehörde {f} itirazı incelemeye yetkili olan merci {i}
der Widerspruchsgeist {m} her şeye karşı koyma merakı {i}
der Widerspruchsgeist {m} her şeye muhalefet olan kimse {i}
die Widerspruchsklage {f} itiraz davası {i}
widerspruchslos {adj} itirazsız {s}
widerspruchslos {adj} karşı gelmeden {s}
widerspruchslos {adj} karşı koymadan {s}
das Widerspruchsverfahren {n} itiraz davası {i}
widerspruchsvoll {a} birbirini tutmayan {a}
widerspruchsvoll {adj} bütünüyle aykırı {s}
widerspruchsvoll {a} çelişkili {a}
widerspruchsvoll {adj} tamamen çelişkili {s}
widerspruchsvoll {a} tutarsız {a}
Indirekte Treffer
etwas bereitwillig ohne Widerspruch tun {allg} bir şeyi itiraz etmeden yapmak {allg}
im Widerspruch zu etw stehen {allg} bir şey ile çelişki içinde bulunmak {allg}
innerer Widerspruch {allg} kendi kendisiyle çatışma {allg}
innerer Widerspruch {allg} çatışma {allg}