TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
durgun {s} benommen {adj}
durgun {s} [tic]flau {adj}
durgun {s} [den]kraul {adj}
durgun {s} lustlos {adj}
durgun {s} [tic]matt {adj}
durgun {allg} ohne Saft und Kraft {allg}
durgun {s} ruhend {adj}
durgun {a} ruhig {a}
durgun {a} still {a}
durgun {s} unbeweglich {adj}
durgun {s} unbewegt {adj}
durgun {s} ungewandt {adj}
durgun {s} windstill {adj}
durgun borsa {allg} flaue Börse {allg}
durgun emek piyasası {allg} leerer Arbeitsmarkt {allg}
durgun piyasası {allg} leerer Arbeitsmarkt {allg}
durgun kalmak {fi} stillhalten {v}
durgun konjonktür {allg} flaue Konjunktur {allg}
durgun piyasa {s} [tic]leblos {adj}
durgun piyasa {s} [tic]lustlos {adj}
durgun satış {allg} schleppender Absatz {allg}
durgun su {allg} stehendes Wasser {allg}
durgunlaşmak {itr} [tic]stagnieren {itr}
durgunluk {i} der Abschwung {m}
durgunluk {i} die Benommenheit {f}
durgunluk {i} die Bewegungslosigkeit {f}
durgunluk {i} [tic]die Depression {f}
durgunluk {i} die Flaute {f}
durgunluk {i} [den]die Kalme {f}
durgunluk {i} [tic]die Leblosigkeit {f}
durgunluk {i} die Regungslosigkeit {f}
durgunluk {i} die Ruhe {f}
durgunluk {i} [tic]die Stagnation {f}
durgunluk {i} [tic]die Stagnierung {f}
durgunluk {i} [metr]die Stille {f}
durgunluk {i} der Stillstand {m}
durgunluk {i} die Ungewandheit {f}
durgunluk {i} [tic]die Versteifung {f}
durgunluk {i} die Windstille {f}
durgunluk dönemi {i} die Sauregurkenzeit {f}
Indirekte Treffer
durgun borsa {allg} flaue Börse {allg}
durgun emek piyasası {allg} leerer Arbeitsmarkt {allg}
durgun piyasası {allg} leerer Arbeitsmarkt {allg}
durgun kalmak {fi} stillhalten {v}
durgun konjonktür {allg} flaue Konjunktur {allg}
durgun piyasa {s} [tic]lustlos {adj}
durgun piyasa {s} [tic]leblos {adj}
durgun satış {allg} schleppender Absatz {allg}
durgun su {allg} stehendes Wasser {allg}
piyasa durgun {s} [tic]geschäftslos {adj}