TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
hale {i} der Epigone {m}
hale {allg} [din]Heiligenschein {allg}
hale {i} der Lichthof {m}
hale {i} der Lichthof um den Vollmond {m}
hale . {i} [gökb]der Halo {m}
halef {i} der Nachfolger {m}
halef {i} die Nachfolgerin {f}
halef {i} die Rechtsnachfolge {f}
halef {i} der Rechtsnachfolger {m}
halef olmak {fi} nachfolgen {v}
halefin atanması {allg} Ernennung eines Nachfolgers {allg}
halefin tayini {allg} Einsetzung eines Nachfolgers {allg}
halefiyet {i} die Nachfolge {f}
halefıyet {i} die Sukzession {f}
haleflik {i} die Amtsnachfolge {f}
halel {i} der Abtrag {m}
halel {i} die Beeinträchtigung {f}
halel {i} der Schaden {m}
halel {i} die Störung {f}
halel getirme {i} die Ehrenbeleidigung {f}
halel getirme {i} die Ehrenkränkung {f}
halel getirmeden {öt} unbeschadet {prp}
halel getirmek {allg} Abtrag leisten {allg}
halel getirmek {fi} beeinträchtigen {v}
halel getirmek {v} benachteiligen {v}
halel getirmek {fi} in Mitleidenschaft ziehen {v}
halel getirmek {allg} Nachteile bringen {allg}
halel vermek {fi} beeinträchtigen {v}
haleldar olmak {allg} im Nachteil sein {allg}
halele getirilmeden {s} unbeschädigt {adj}
halen {s} augenblicklich {adj}
halen {adv} augenblicks {adv}
halen {allg} derzeit {allg}
halen {a} gegenwärtig {a}
halen {adv} momentan {adv}
halen {adv} zur Zeit {adv}
halen görülmekte olan dava {s} [huk]anhängig {adj}
halen mevcut {allg} gegenwärtig {allg}
halen var olan {s} rezent {adj}
Halep {tnz} Aleppo {oA}
Halep çamı {i} [bitk]die Aleppokiefer {f}
Halep çamı {i} das Kiefer {n}
Halep sedefotu {i} [bitk]die Alepporaute {f}
halet {i} der Zustand {m}
halet-i ruhiye {i} die Gemütsverfassung {f}
haleti ruhiye {i} der Geisteszustand {m}
haleti ruhiye {i} der Gemütszustand {m}
Indirekte Treffer
açık ve net bir hale getirmek {v} verdeutlichen {v}
akla ve mantığa uygun hale getirmek {v} rationalisieren {v}
alaysı hale sokmak {v} ironisieren {v}
anlaşılır bir hale sokmak {v} verdeutlichen {v}
anlaşılır hale getirme {i} die Verdeutlichung {f}
anlaşılmaz hale getirmek {v} verklauseln {v}
aydınlık hale getirmek {v} bescheinen {v}
bağımlı hale getirmek {v} versklaven {v}
bağımsız hale gelmek {fi} verselbständigen {v}
bağışık hale getirme {i} die Immunisierung {f}
bağışık hale getirmek {fi} immunisieren {v}
bazı maddelere karşı alerjik hale getirmek {v} [hek]sensibilisieren {v}
bir hale düşmek {allg} in einen Zustand geraten {allg}
bir şeye uygun hale getirmek {v} unterlegen {v}
birlikleri sefere hazır hale getirmek {fi} [ask]mobilmachen {v}
canlı hale getirme {i} die Belebung {f}
çapraz hale getirmek {v} kreuzen {v}
çırılçıplak hale getirmek {fi} bloßlegen {v}
daha da güzel hale getirmek {v} verschönern {v}
daha iyi hale getirmek {v} würzen {v}
daha kötü hale getirmek {v} verschlimmern {v}
dayanıklı hale getirme {i} die Stabilisierung {f}
dayanıklı hale getirmek {v} stabilisieren {v}
dayanıklı hale getirmek {v} präservieren {v}
değerli hale getirme {i} [bitk]die Veredelung {f}
denk hale gelmek {allg} ins Gleichgewicht kommen {allg}
dijital hale getirme {i} die Digitalisierung {f}
dijital hale getirmek {fi} digitalisieren {v}
dokumayı gergin ve parlak hale getirmek {v} merserisieren {v}
dokumayı gergin ve parlak hale getirmek {v} merzerisieren {v}
doymuş hale getirmek {v} [kim]sättigen {v}
duyarlı hale gelmek {v} [fot]sensibilisieren {v}
duygusuz hale gelmek {itr} abstumpfen {itr}
düz hale getirmek {fi} einebnen {v}
düz hale getirmek {v} ebnen {v}
eğimli hale getirmek {v} böschen {v}
ekilebilir hale getirme {i} die Urbarmachung {f}
eşit hale getirmek {fi} abgleichen {v}
eşit hale getirmek {fi} einebnen {v}
eski hale getirme {i} die Wiederherstellung {f}
eski hale getirme {i} die Wiedereinsetzung in den vorigen Stand {f}
eski hale getirme {i} die Wiedereinsetzung in den vorigen Stand {f}
eski hale getirmek {fi} wiedereinsetzen {v}
eski hale getirmek {fi} wiederherstellen {v}
etkili hale getirmek {v} [kim]reaktivieren {v}
etkisiz hale getirme {i} [ask]die Entschärfung {f}
etkisiz hale getirmek {allg} außer Gefecht setzen {allg}
etkisiz hale getirmek {fi} ausbrechen {v}
etkisiz hale getirmek {v} entschärfen {v}
gevrek hale gelinceye kadar kızartmak {allg} knusprig braten {allg}
gündelik hale sokmak {v} profanieren {v}
hale . {i} [gökb]der Halo {m}
hareketli hale getirme {i} die Belebung {f}
hareketsiz hale gelmek {fi} stagnieren {v}
hareketsiz hale getirmek {fi} [hek]ruhig stellen {v}
hareketsiz hale getirmek {v} bannen {v}
hazır hale getirme {i} die Aufbereitung {f}
hazır hale getirmek {fi} aufbereiten {v}
hazır hale getirmek {fi} zurechtmachen {v}
hazır hale getirmek {fi} zurechtlegen {v}
hazır hale getirmek {fi} einchecken {v}
hazır hale getirmek {fi} bereitstellen {v}
herkes tarafından kolayca anlaşılabilir hale getirmek {v} popularisieren {v}
içilmez hale getirmek {v} denaturieren {v}
idrar torbasının tekrar işler hale getirilmesi {i} das Blasentraining {n}
koşullarını çekici hale getirme {i} die Arbeitsbereicherung {f}
işlek hale getirme {i} die Belebung {f}
işlemez hale getirme {i} die Ausschaltung {f}
işlenecek hale getirme {i} der Aufschluss {m}
işler hale getirmek {allg} in Betrieb setzen {allg}
işler hale getirmek {fi} aufschließen {v}
işletmeyi en az masrafla en verimli hale getirmek {v} rationalisieren {v}
işletmeyi karlı hale getirmek {v} [tic]sanieren {v}
ışığa karşı duyarlı hale getirmek {v} [fot]sensibilisieren {v}
kaba hale getirmek {v} rauen {v}
karmaşık bir hale gelmek {itr} verlaufen {itr}