TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yeri değişebilir {s} umstellbar {adj}
yeri değişmek {allg} verlagern {allg}
yeri değiştirilebilir {s} umstellbar {adj}
yeri değiştirilebilirlik {i} die Umstellbarkeit {f}
yeri gelmişken {adv} apropo {adv}
yeri gelmişken {a} beiläufig {a}
yeri gelmişken {adv} nebenbei {adv}
yeri ıslak bezle silmek {fi} aufreiben {v}
yeri kavrama {i} [oto]die Bodenhaltung {f}
yeri olmak {fi} hergehören {v}
yeri olmak {fi} hingehören {v}
yeri olmak {fi} hinkommen {v}
yeri sağlam olmamak {allg} fest im Sattel sitzen {allg}
yeri tahtayla kaplamak {allg} Dielen legen {allg}
yeri tekmelemek {itr} stampfen {itr}
yeri yurdu olmamak {allg} kein Dach über dem Kopf haben {allg}
yeri yuvası olmayan {s} wurzellos {adj}
yerin altında işleyen {s} untergründig {adj}
yerin dibine batırmak {fi} heruntermachen {v}
yerin donması {i} die Bodenfrost {f}
yerin kırılma hareketleriyle oluşmuş çöküntü {i} [coğ]das Einbruchstal {n}
yerin kulağı var! {allg} die Wände haben Ohren {allg}
yerin kulağı vardır {allg} die Wände haben Ohren {allg}
yerinde {allg} an Ort und Stelle {allg}
yerinde {s} angebracht {adj}
yerinde {s} angetan {adj}
yerinde {s} angezeigt {adj}
yerinde {öt} anstatt {prp}
yerinde {öt} anstelle {prp}
yerinde {adv} entscheidend {adv}
yerinde {s} erlaubt {adj}
yerinde {allg} es kommt hin {allg}
yerinde {s} gelegen {adj}
yerinde {adv} geraten {adv}
yerinde {s} gescheit {adj}
yerinde {s} passend {adj}
yerinde {s} prächtig {adj}
yerinde {s} prachtvoll {adj}
yerinde {s} sachgemäß {adj}
yerinde {s} sachgerecht {adj}
yerinde {s} schick {adj}
yerinde {s} schicklich {adj}
yerinde {s} sinnig {adj}
yerinde {s} statthaft {adj}
yerinde {s} stimmig {adj}
yerinde {s} treffend {adj}
yerinde {s} verständig {adj}
yerinde {s} verträglich {adj}
yerinde {s} vorteilhaft {adj}
yerinde {s} zuträglich {adj}
yerinde {s} zutreffend {adj}
yerinde {allg} zweckmäßig {allg}
yerinde {s} schlüssig {adj}
yerinde {allg} vor Ort {allg}
yerinde bir ceza {allg} eine gerechte Strafe {allg}
yerinde bir görüş {allg} eine zutreffende Bemerkung {allg}
yerinde bir seçim yapmış olmak {allg} einen guten Griff getan haben {allg}
yerinde bir talep {allg} ein billiges Verlangen {allg}
yerinde bulunamama {i} das Versäumnis {n}
yerinde bulunmama {i} die Absenz {f}
yerinde bulunmamak {fi} abhanden kommen {v}
yerinde bulunmayış {i} das Nichterscheinen {n}
yerinde değil {allg} ein Vergleich hinkt {allg}
yerinde değildir {allg} das gehört nicht hierher {allg}
yerinde duramama {i} [kim]das Quecksilber {n}
yerinde duramayan {s} kribbelig {adj}
yerinde duramayan {s} quecksilberig {adj}
yerinde duramayan {s} hibbelig {adj}
yerinde duramayan {s} zapplig {adj}
yerinde duramayan kişi {i} der Quirl {m}
yerinde duramaz olmak {v} [tek]überdrehen {v}
yerinde durmak {fi} stillstehen {v}
yerinde durmamak {itr} zappeln {itr}
yerinde görme {allg} Besichtigung an Ort und Stelle {allg}
yerinde işlem {i} das Platzgeschäft {n}
yerinde kalakalmak {allg} auf dem Platz bleiben {allg}
yerinde kalmak istememek {fi} fortwollen {v}
yerinde keşif {allg} Besichtigung an Ort und Stelle {allg}
yerinde keşif {i} [huk]die Ortsbesichtigung {f}
yerinde kullanılabilen {s} tauglich {adj}
Indirekte Treffer
açık artırma yeri {i} der Auktionsraum {m}
Ağrıyan yeri gösterin bana {allg} Zeigen Sie mir wo Sie Schmerzen haben {allg}
akarsuyun denize dökülmeye yakın yeri {i} der Unterlauf {m}
akarsuyun dökülme yeri {i} der Einfluss {m}
akıntı yeri {i} [ed]die Schnelle {f}
akış yeri {i} der Ausfluss {m}
akma yeri {i} der Ausguss {m}
aktarma yeri {i} [den]der Umschlagplatz {m}
aktarma yeri {i} die Anschlussstelle {f}
alafranga tuvaletteki oturma yeri {i} die Brille {f}
alım yeri {i} die Bezugsstelle {f}
alış-veriş yeri {i} der Bazar {m}
alışveriş yeri {i} das Geschäftsviertel {n}
alışveriş yeri {i} der Basar {m}
ambarlama yeri {i} der Lagerplatz {m}
anma yeri {i} die Gedenkstätte {f}
annenizin doğum yeri {allg} [Redw.]Geburtsort Ihrer Mutter {allg}
antik Roma'da pazar yeri {i} das Forum {n}
antrepo yeri {i} der Stapelplatz {m}
arabacı yeri {i} der Kutschbock {m}
arabulma yeri {i} die Schlichtungsstelle {f}
araç basamak yeri {i} das Trittbrett {n}
araç çıkış yeri {i} die Ausfahrt {f}
araç lastiklerin yeri kavraması {i} [oto]die Bodenhaftung {f}
araştırmak için her yeri arayıp taramak {fi} durchstöbern {v}
artistik buz pateni kayma yeri {i} [sp]die Rutschbahn {f}
asıl ikamet yeri {i} die Hauptwohnung {f}
asılı olduğu yeri değiştirmek {fi} weghängen {v}
at ayağı oynak yeri şişmesi {i} [hayb]der Spat {m}
atık boşaltma yeri {i} die Deponie {f}
atış yeri {i} der Schießstand {m}
avanta bulma yeri {i} die Pfründe {f}
ayakta durma yeri {i} der Stehplatz {m}
ayakta işeme yeri {i} das Pissoir {n}
bagaj yeri {i} die Gepäckablage {f}
bağlantı yeri {i} die Anschlussstelle {f}
barınacak yeri olmama durumu {i} die Obdachlosigkeit {f}
barınacak yeri olmayan {s} obdachlos {adj}
barınma yeri {i} die Unterkunft {f}
başı üstünde yeri olmak {allg} in besonders hohem Ansehen stehen {allg}
başlangıç yeri {i} der Ausgangsort {m}
başvuru yeri {i} die Meldestelle {f}
başvuru yeri {i} die Anmeldestelle {f}
bekleme yeri {i} der Wartebereich {m}
bellek yeri {i} [biliş]die Speicherzelle {f}
bellek yeri {i} [biliş]die Speicherstelle {f}
bellek yeri {i} [biliş]der Speicherplatz {m}
bellek yeri {i} [biliş]die Speicheradresse {f}
belli bir yeri temizlemek {fi} zusammenkehren {v}
bildirim yeri {i} die Meldestelle {f}
bildirme yeri {i} die Meldestelle {f}
bilgi alma yeri {i} die Auskunftei {f}
bir araçla bir yeri baştan sona dolaşmak {allg} abfahren lassen {allg}
bir diyakonun görev yeri {i} [din]das Diakonat {n}
bir şey aramak için bir yeri karıştırmak {fi} herumstöbern {v}
bir yeri avcunun içi gibi bilmek {allg} etwas wie seine Westentasche kennen {allg}
bir yeri baştan başa dolaşmak {v} durchreisen {v}
bir yeri baştan başa gezmek {v} durchziehen {v}
bir yeri baştan sona at ile katetmek {fi} durchreiten {v}
bir yeri baştan sona dolaşmak {v} belaufen {v}
bir yeri baştan sona katetmek {fi} durchjagen {v}
bir yeri belediyeye bağlamak {v} kommunalisieren {v}
bir yeri döşemek {fi} auskleiden {v}
bir yeri ele geçirmek {v} überrennen {v}
bir yeri gezmek {allg} Ort besuchen {allg}
bir yeri havalandırmak {v} ventilieren {v}
bir yeri insanlardan arındırmak {v} entvölkern {v}
bir yeri işgal etmek {allg} einen Platz belegen {allg}
bir yeri iyi bilen {s} ortskundig {adj}
bir yeri kiralayarak orayı işletmek {allg} einen Betrieb pachten {allg}
bir yeri koşa koşa geçmek {itr} durchlaufen {itr}
bir yeri önce kiralayıp {i} der Mietkauf {m}
bir yeri tırmanarak geçmek {fi} durchklettern {v}
bir yeri yaya olarak dolaşmak {fi} durchwandern {v}
bir yeri yürüyerek geçmek {fi} durchschreiten {v}
bir yeri ziyaret etmek {allg} Ort besuchen {allg}
bir yeri ziyaret etmeye değmek {allg} einen Besuch lohnen {allg}
bira üretim yeri {i} das Brauhaus {n}
birikme yeri {i} die Sammelstelle {f}
birleşim yeri {i} [yol]die Wegkreuzung {f}