TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
hayatta {s} belebt {adj}
hayatta {s} lebendig {adj}
hayatta başarılı olamamak {allg} gescheiterte Existenz {allg}
hayatta başarılı olmak {allg} seinen Weg machen {allg}
hayatta başarısız olmak {allg} auf keinen grünen Zweig kommen {allg}
hayatta kalan {i} die Hinterbliebene {f}
hayatta kalan {fm} Hinterbliebene(r) {fm}
hayatta kalan {i} der Hinterbliebener {m}
hayatta kalan {i} der Überlebende {m}
hayatta kalmak {allg} am Leben bleiben {allg}
hayatta kalmak {fi} fortleben {v}
hayatta kalmış {allg} hinterblieben {allg}
hayatta olmak {itr} Leben {itr}
hayatta olmak {fi} weiterleben {v}
Hayatta olmaz! {allg} [Redw.]Kommt nicht in dieTüte! {allg}
hayattaki hedef {i} das Lebensziel {n}
hayattaki mutlu anlar {i} die Sonnenseite {f}
hayattan ayrılmak {allg} aus dem Leben scheiden {allg}
hayattan bezmiş {s} lebensmüde {adj}
hayattan zevk alan kimse {i} der Genussmensch {m}
hayattan zevk alarak yaşama {i} das Savoir-vivre {n}
hayattan zevk almama {i} die Verbitterung {f}
hayattan zevk almamak {itr} verbittern {itr}
hayattan zevk almayan {s} niedergedrückt {adj}
Indirekte Treffer
günlük hayatta kullanılan dil {i} die Alltagssprache {f}
hayatta başarılı olamamak {allg} gescheiterte Existenz {allg}
hayatta başarılı olmak {allg} seinen Weg machen {allg}
hayatta başarısız olmak {allg} auf keinen grünen Zweig kommen {allg}
hayatta kalan {i} die Hinterbliebene {f}
hayatta kalan {i} der Überlebende {m}
hayatta kalan {i} der Hinterbliebener {m}
hayatta kalan {fm} Hinterbliebene(r) {fm}
hayatta kalmak {fi} fortleben {v}
hayatta kalmak {allg} am Leben bleiben {allg}
hayatta kalmış {allg} hinterblieben {allg}
hayatta olmak {fi} weiterleben {v}
hayatta olmak {itr} Leben {itr}
Hayatta olmaz! {allg} [Redw.]Kommt nicht in dieTüte! {allg}
önceki hayatta varoluş {i} [fel]die Präexistenz {f}