TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yakışıksız {s} anstandswidrig {adj}
yakışıksız {s} anstößig {adj}
yakışıksız {a} ausschweifend {a}
yakışıksız {s} schockant {adj}
yakışıksız {s} unangebracht {adj}
yakışıksız {s} unfair {adj}
yakışıksız {s} ungebührend {adj}
yakışıksız {s} ungebührlich {adj}
yakışıksız {s} ungeeignet {adj}
yakışıksız {a} ungehörig {a}
yakışıksız {s} ungeschickt {adj}
yakışıksız {s} unmöglich {adj}
yakışıksız {s} unpassend {adj}
yakışıksız {s} unschicklich {adj}
yakışıksız {s} verfänglich {adj}
yakışıksız {s} verfehlt {adj}
yakışıksız {s} unziemlich {adj}
yakışıksız {s} unkorrekt {adj}
yakışıksız bir biçimde davranmak {fi} danebenbenehmen {v}
yakışıksız davranış {i} die Unart {f}
yakışıksız davranış {i} die Unschicklichkeit {f}
yakışıksız davranmak {fi} danebenbenehmen {v}
yakışıksızlık {i} die Anstößigkeit {f}
yakışıksızlık {i} die Indezenz {f}
yakışıksızlık {i} die Ungebührlichkeit {f}
yakışıksızlık {i} die Ungehörigkeit {f}
Indirekte Treffer
yakışıksız bir biçimde davranmak {fi} danebenbenehmen {v}
yakışıksız davranış {i} die Unschicklichkeit {f}
yakışıksız davranış {i} die Unart {f}
yakışıksız davranmak {fi} danebenbenehmen {v}