TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
günah {i} [din]der Frevel {m}
günah {i} die Missetat {f}
günah {i} [tic]die Schuld {f}
günah {i} die Sünde {f}
günah {i} die Verfehlung {f}
günah affeden papaz {i} der Ablassprediger {m}
günah çıkaran kimse {i} der Beichtling {m}
günah çıkaran papaz {i} der Beichtiger {m}
günah çıkaran papaz {i} der Beichtvater {m}
günah çıkarma {i} der Ablass {m}
günah çıkarma {i} die Absolution {f}
günah çıkarma {i} die Beichte {f}
günah çıkarma {i} das Bekenntnis {n}
günah çıkarma {i} die Ohrenbeichte {f}
günah çıkarma kürsüsü {i} der Beichtstuhl {m}
günah çıkarmada söylenen sır {i} das Beichtgeheimnis {n}
günah çıkarmak {allg} Beichte ablegen {allg}
günah çıkarmak {v} beichten {v}
günah çıkarmak {v} [din]entsündigen {v}
günah çıkartılan yer {i} der Beichtstuhl {m}
günah çıkartma {i} die Beichte {f}
günah işleme {i} die Versündigung {f}
günah işlemek {allg} sündig werden {allg}
günah işlemek {itr} sündigen {itr}
günah işlemeyi alışkanlık haline getirme {i} die Gewohnheitssünde {f}
günah işlemiş {s} sündhaft {adj}
günah yuvası {i} das Babel {n}
günaha girme {i} die Versündigung {f}
günaha girme dürtüsü {i} [din]die Erbsünde {f}
günaha girmek {fi} versündigen {v}
günaha girmek {allg} Sünde begehen {allg}
günahı olma {i} die Sündhaftigkeit {f}
günahın bedelini ödemek {v} büßen {v}
günahkar {i} der Missetäter {m}
günahkar {i} die Missetäterin {f}
günahkar {i} der Sünder {m}
günahkar {s} sündhaft {adj}
günahkar {s} sündig {adj}
günahkar {i} der Täter {m}
günahkar {i} die Täterin {f}
günahkarlık {i} die Sündhaftigkeit {f}
günahlardan arınma {i} [din]das Heil {n}
günahların affı {i} die Absolution {f}
günahların affı {i} der Sündenerlass {m}
günahların affı {i} die Sündenvergebung {f}
günahların bağışlanması {i} die Sündenvergebung {f}
günahlarını affetme {i} die Absolution {f}
günahlarını affetmek {fi} lossprechen {v}
günahlarını bağışlamak {fi} lossprechen {v}
günahlarını itiraf etme {i} [din]das Sündenbekenntnis {n}
günahsiz {s} unschuldig {adj}
günahsiz {s} unschuldsvoll {adj}
günahsız {s} schuldenfrei {adj}
günahsız {s} schuldfrei {adj}
günahsız {a} schuldlos {a}
günahsız {s} sündenlos {adj}
günahsız {s} sündlos {adj}
günahsız {i} der Unschuldige {m}
günahsız kılmak {v} [din]entsündigen {v}
Indirekte Treffer
bir günah işlemek {allg} eine Sünde begehen {allg}
büyük günah {i} die Todsünde {f}
günah affeden papaz {i} der Ablassprediger {m}
günah çıkaran kimse {i} der Beichtling {m}
günah çıkaran papaz {i} der Beichtvater {m}
günah çıkaran papaz {i} der Beichtiger {m}
günah çıkarma {i} die Beichte {f}
günah çıkarma {i} die Absolution {f}
günah çıkarma {i} der Ablass {m}
günah çıkarma {i} die Ohrenbeichte {f}
günah çıkarma {i} das Bekenntnis {n}
günah çıkarma kürsüsü {i} der Beichtstuhl {m}
günah çıkarmada söylenen sır {i} das Beichtgeheimnis {n}
günah çıkarmak {v} [din]entsündigen {v}
günah çıkarmak {v} beichten {v}
günah çıkarmak {allg} Beichte ablegen {allg}
günah çıkartılan yer {i} der Beichtstuhl {m}
günah çıkartma {i} die Beichte {f}
günah işleme {i} die Versündigung {f}
günah işlemek {itr} sündigen {itr}
günah işlemek {allg} sündig werden {allg}
günah işlemeyi alışkanlık haline getirme {i} die Gewohnheitssünde {f}
günah işlemiş {s} sündhaft {adj}
günah yuvası {i} das Babel {n}
ilk günah {i} der Sündenfall {m}