verdiği sözü {allg} | jemandem die Hand darauf geben {allg} |
|
verdiği sözü {allg} | jemandem etwas in die Hand versprechen {allg} |
|
verdiğim siparişe göre {allg} | aus meinem Auftrag {allg} |
|
daldırmanın verdiği filiz {i} | der Absenker {m} |
|
düğün günü damadın geline verdigi hediye {i}
[din] | das Brautgeschenk {n} |
|
erkeğin karısına verdiği ev harçlığı {i} | das Nadelgeld {n} |
|
evliliğin ilk gününün sabahında damadın geline verdiği hediye {i} | die Morgengabe {f} |
|
fırtınanın verdiği zarar {i} | der Sturmschaden {m} |
|
hayvanların taze bitkilere verdiği zarar {i} | der Verbiss {m} |
|
kanın normal dolaşım yolundan çıkarak gittiği yerde verdiği renk değişikliği {s}
[hek] | blutunterlaufen {adj} |
|
meraklasının değer verdiği parça {i} | das Liebhaberstück {n} |
|
rüzgarın verdiği zarar {i} | der Windbruch {m} |
|
söz verdiği gibi gününde ödemek {fi} | einhalten {v} |
|
suyun sebebiyet verdiği zarar {i} | der Wasserschaden {m} |
|
verdiği sözü {allg} | jemandem etwas in die Hand versprechen {allg} |
|
verdiği sözü {allg} | jemandem die Hand darauf geben {allg} |
|
yabani hayvanların etrafa verdiği zarar {i} | der Wildschaden {m} |
|
yaşın verdiği olgunluk {allg} | die Würde des Alters {allg} |
|