yaptığını aynen yapmak {allg} | jdn nachahmen {allg} |
|
ataların yaptığı gibi {s} | patriarchalisch {adj} |
|
aynı yere ait iki takımın yaptığı maç {i}
[sp] | das Derby {n} |
|
bankanın yaptığı işlemlerden aldığı komisyon {ç} | die Bankgebühren {pl} |
|
cisimlerin düz olarak yaptığı hareket {i}
[fiz] | die Translation {f} |
|
dediği ve yaptığı birbirini tutmayan kişi {i} | der Wortemacher {m} |
|
halkın büyük bir çoğunluğunun yaptığı spor {i} | der Breitensport {m} |
|
insanların yaptığı kuş yuvası {i} | der Nistkasten {m} |
|
karşıdakinin yaptığı yanlış hareketin acısını kat kat çıkarmak {allg} | ein Paroli bieten {allg} |
|
lazların yaptığı gibi {s} | lasisch {adj} |
|
meterolojinin yaklaşan fırtına için yaptığı uyarı {i} | die Sturmwarnung {f} |
|
müttefik ülkenin savaşan devlete yaptığı parasal yardım {ç} | die Subsidien {pl} |
|
ne iş yaptığı bilinmeyen adam {i} | der Dunkelmann {m} |
|
sıvının kaba yaptığı taban basıncı {i} | der Bodendruck {m} |
|
tatilcinin kendi başına planladığı ve yaptığı yolculuk {i} | die Individualreise {f} |
|
vekil öğretmenin yaptığı ders saati {i} | die Vertretungsstunde {f} |
|
yaranın yaptığı ateş {i} | das Wundfieber {n} |
|