TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
yoksul {adv} allein stehend {adv}
yoksul {i} der Almosenempfänger {m}
yoksul {s} arm {adj}
yoksul {mf} Arme {mf}
yoksul {i} der Armer {m}
yoksul {a} ärmlich {a}
yoksul {a} bedürftig {a}
yoksul {s} besitzlos {adj}
yoksul {s} dürftig {adj}
yoksul {i} der Habenichts {m}
yoksul {a} karg {a}
yoksul {a} kärglich {a}
yoksul {s} mittellos {adj}
yoksul {s} Not leidend {adj}
yoksul {s} unbemittelt {adj}
yoksul düşmek {fi} verarmen {v}
yoksul düşmüş {a} verarmt {a}
yoksullar {allg} die Armen {allg}
yoksullar hukuku {i} das Armenrecht {n}
yoksullar için yardım {i} die Armenfürsorge {f}
yoksullara yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu {i} die Armenküche {f}
yoksullara yiyecek dağıtmak için kurulmuş hayır kurumu {i} die Armenküche {f}
yoksullaşma {i} die Verarmung {f}
yoksullaşmak {itr} verarmen {itr}
yoksullaştırma {i} [tic]die Auspowerung {f}
yoksullaştırmak {fi} auspowern {v}
yoksulluk {i} die Armut {f}
yoksulluk {i} die Bedürftigkeit {f}
yoksulluk {i} die Besitzlosigkeit {f}
yoksulluk {i} der Bettelstab {m}
yoksulluk {i} die Dürftigkeit {f}
yoksulluk {i} das Elend {n}
yoksulluk {i} der Jammer {m}
yoksulluk {i} die Kargheit {f}
yoksulluk {i} die Misere {f}
yoksulluk {i} die Mittellosigkeit {f}
yoksulluk {i} die Verelendung {f}
yoksulluk belgesi {i} der Bedürftigkeitsnachweis {m}
yoksulluk bölgesi {i} das Armutsgebiet {n}
yoksulluk çukuru {i} die Armutsfalle {f}
yoksulluk sınırı {i} die Armutsgrenze {f}
Indirekte Treffer
çok yoksul {s} bettelarm {adj}
duyguca yoksul {s} gefühlsarm {adj}
son derece yoksul olmak {allg} arm wie eine Kirchenmaus sein {allg}
yoksul düşmek {fi} verarmen {v}
yoksul düşmüş {a} verarmt {a}