TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
hayatı bir pamuk ipliğine bağlı {allg} sein Leben hängt an einem Zwirnsfaden {allg}
hayatı dolu dolu yaşamak {allg} mit beiden Beinen im Leben stehen {allg}
hayatı kaymak {allg} den Boden unter den Füßen verlieren {allg}
hayatı kaymak {fi} verlottern {v}
hayatı kaymış olmak {allg} auf dem letzten Loch pfeifen {allg}
hayatı sevme {i} die Lebensbejahung {f}
hayatı sürdürmek için gerekli {s} lebensnotwendig {adj}
hayatı tehlikeye atmak {allg} das Leben riskieren {allg}
hayatı zehretmek {v} vergällen {v}
hayatım {allg} Liebste {allg}
hayatım {allg} Liebster {allg}
hayatım {allg} mein ein und alles {allg}
hayatım {allg} mein Schatz {allg}
hayatım boyunca {allg} zeit meines Lebens {allg}
hayatım! {allg} mein Liebling {allg}
hayatın bir dönemi {i} das Lebensalter {n}
hayatın gerçeklerine ters düşen {s} lebensfremd {adj}
hayatın güçlükleriyle mücadele etmek {allg} durchkämpfen {allg}
hayatın tadını çıkarmak {fi} ausleben {v}
hayatın tadını çıkarmak {fi} austoben {v}
hayatın zorlukları {allg} der Ernst des Lebens {allg}
hayatın zorluklarını yenmesini bilen kişi {i} der Lebenskünstler {m}
hayatına kastetmek {allg} antun {allg}
hayatından endişe duymak {allg} Angst um eigenes Leben haben {allg}
hayatından korkmak {allg} Angst um eigenes Leben haben {allg}
hayatından memnun {s} wunschlos {adj}
hayatı benlikçiliğe göre ayarlama {i} der Egotrip {m}
hayatı değiştiren yaşantı {i} das Schlüsselerlebnis {n}
hayatı kaybetmek {fi} umkommen {v}
hayatı kazanmak {v} bestreiten {v}
hayatı kazanmak {fi} durchbringen {v}
hayatı kazanmak {fi} durchwursteln {v}
hayatı kurtarmak {allg} jdn ins Leben zurückbringen {allg}
hayatı mahvetmek {allg} das Genick brechen {allg}
hayatı tehlikeye atmak {allg} sein Leben riskieren {allg}
hayatı tehlikeye atmak {allg} sein Leben wagen {allg}
hayatı yazarak kazanmak {allg} zusammenschreiben {allg}
hayatının en iyi çağlarında olmak {allg} in den besten Jahren sein {allg}
hayatının tadını çıkarmak {fi} ausleben {v}
Indirekte Treffer
aile hayatı {i} die Häuslichkeit {f}
aile hayatı {i} das Familienleben {n}
askerlik hayatı {i} [ask]der Kommiss {m}
bekar hayatı {i} das Junggesellenleben {n}
bohem hayatı seven {i} der Bohemien {m}
bohem hayatı sürdürmek {allg} ein lockeres Leben führen {allg}
büyükşehir hayatı {allg} das Leben in der Großstadt {allg}
çalışma hayatı {i} die Lebensarbeitszeit {f}
çalışma hayatı {i} das Arbeitsleben {n}
Çingene hayatı {i} das Zigeunerleben {n}
ev hayatı {allg} häusliches Leben {allg}
ev hayatı {i} die Häuslichkeit {f}
fikir hayatı {i} das Geistesleben {n}
gece hayatı {i} das Nachtleben {n}
göçebe hayatı {i} das Nomadenleben {n}
göçebe hayatı yaşamak {itr} nomadisieren {itr}
gündelik hayatı ifade eden resim {i} das Genrebild {n}
gündelik hayatı resmeden ressam {i} der Genremaler {m}
hayatı bir pamuk ipliğine bağlı {allg} sein Leben hängt an einem Zwirnsfaden {allg}
hayatı dolu dolu yaşamak {allg} mit beiden Beinen im Leben stehen {allg}
hayatı kaymak {fi} verlottern {v}
hayatı kaymak {allg} den Boden unter den Füßen verlieren {allg}
hayatı kaymış olmak {allg} auf dem letzten Loch pfeifen {allg}
hayatı sevme {i} die Lebensbejahung {f}
hayatı sürdürmek için gerekli {s} lebensnotwendig {adj}
hayatı tehlikeye atmak {allg} das Leben riskieren {allg}
hayatı zehretmek {v} vergällen {v}
insan hayatı {i} das Menschenleben {n}
insan hayatı {allg} das menschliche Leben {allg}
hayatı {i} die Geschäftswelt {f}
hayatı {i} das Geschäftsleben {n}
hayatı {i} das Arbeitsleben {n}
karı koca hayatı {i} das Eheleben {n}
köy hayatı {i} das Landleben {n}
kültür hayatı {i} das Kulturleben {n}
manastır hayatı {i} das Klosterleben {n}
memuriyet hayatı {i} die Beamtenlaufbahn {f}
memurluk hayatı {i} die Beamtenlaufbahn {f}
meslek hayatı {i} das Berufsleben {n}
metres hayatı {i} das Konkubinat {n}
saray hayatı {i} die Hofhaltung {f}
sefahat hayatı {i} die Schwelgerei {f}
sefil hayatı {i} das Lotterleben {n}
şehir hayatı {i} die Urbanität {f}
seks hayatı {i} das Liebesleben {n}
seks hayatı {i} das Geschlechtsleben {n}
sürekli dolaşıp göçebe hayatı sürmek {itr} zigeunern {itr}