istediği gibi {allg} | nach Gutdünken {allg} |
|
istediği gibi {allg} | nach Herzenslust {allg} |
|
istediği gibi olmak {itr} | glücken {itr} |
|
istediği gibi oluyor {allg} | es glückt ihm {allg} |
|
istediği gibi yaşamak {allg} | Eigenleben führen {allg} |
|
istediği kadar bağırıp çağırmak {fi} | ausschreien {v} |
|
istediği zaman {allg} | zu einem beliebigen Zeitpunkt {allg} |
|
istediği zaman {allg} | wann sie/er möchte {allg} |
|
istediğini elde edene kadar yalvarmak {fi} | abbetteln {v} |
|
istediğini yapmakta serbest olmak {allg} | freie Hand haben {allg} |
|
istediğini yaptırma yeteneği {i} | die Durchsetzungsfähigkeit {f} |
|
istediğini yiyip içmek {allg} | genehmigen {allg} |
|
sadece hasta istedi diye verilen ama aslında fiziksel etkisi olmayan sadece psikolojik olarak hastaya iyi gelen ilaç {i}
[hek] | das Placebo {n} |
|