TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
park {i} die Grünanlage {f}
park {i} der Park {m}
park {i} die Parkanlage {f}
park alanı {ç} die Parkanlagen {pl}
park bekçisi {i} der Parkwächter {m}
park bileti {i} der Parkschein {m}
park etme {i} das Parken {n}
park etmek {fi} abstellen {v}
park etmek {fi} einparken {v}
park etmek {v} [oto]parken {v}
park etmek {v} [oto]parkieren {v}
park etmek yasaktır! {allg} parken verboten {allg}
park görevlisi {i} der Parkaufseher {m}
park görevlisi {i} der Parker {m}
park lambaları {ç} [oto]die Positionslichter {pl}
park lambası {i} [oto]das Standlicht {n}
park lambası ışığı {i} die Parklichte {f}
park saati {i} die Parkuhr {f}
park sırası {i} die Parkbank {f}
park tesisi {ç} die Parkanlagen {pl}
park ücreti {i} die Parkgebühr {f}
park yapılmaz {allg} parken verboten {allg}
park yapmak {v} [oto]parken {v}
park yapmak {v} [oto]parkieren {v}
park yasağı {i} das Parkverbot {n}
park yeri {i} [oto]die Abstellfläche {f}
park yeri {i} die Bucht {f}
park yeri {i} der Parkplatz {m}
park yeri aramak {allg} Parkplatz suchen {allg}
parka {i} [ask]der Parka {m}
parke {i} der Boden {m}
parke {i} das Kleinpflaster {n}
parke {i} der Kopfstein {m}
parke {i} das Parkett {n}
parke {i} die Täfelung {f}
parke döşeme {i} die Täfelung {f}
parke döşemecisi {i} der Parkettleger {m}
parke döşemek {fi} auspflastern {v}
parke döşemek {v} parkettieren {v}
parke döşemek {v} täfeln {v}
parke kaldırım {i} das Kopfsteinpflaster {n}
parke kaplamak {v} parkettieren {v}
parke taşı {i} der Pflasterstein {m}
parke taşı döşemek {fi} auspflastern {v}
parkeci {i} der Leger {m}
parkeci {i} der Parkettleger {m}
parkinson hastalığı {i} [hek]der Parkinsonismus {m}
parkinson hastalığı {i} die Parkinson-Krankheit {f}
parkmetre {i} die Parkuhr {f}
parkur {i} die Bahn {f}
parkur {i} [sp]die Distanz {f}
parkur {i} [sp]der Parcours {m}
parkur {i} die Rennbahn {f}
parkur {i} der Trakt {m}
parkurlar arasında koşulan ara zaman {i} [sp]die Zwischenzeit {f}
parkyeri {i} die Parklücke {f}
parkyeri {i} der Parkplatz {m}
Indirekte Treffer
aracı park yerinden çıkarmak {fi} ausparken {v}
çıkışa park etmeyin {allg} Anfahrt freihalten {allg}
doğal park {i} der Naturpark {m}
giriş kapısına park etmemek {allg} Einfahrt freihalten {allg}
kısa süreli park alanı {i} die Kurzparkzone {f}
koruma altına alınmış doğal park {i} der Naturpark {m}
küçük park {i} die Anpflanzung {f}
milli park {i} der Nationalpark {m}
muayenehane park yeri {i} der Praxisparkplatz {m}
özel park yeri {i} [oto]der Stellplatz {m}
park alanı {ç} die Parkanlagen {pl}
park bekçisi {i} der Parkwächter {m}
park bileti {i} der Parkschein {m}
park etme {i} das Parken {n}
park etmek {v} [oto]parkieren {v}
park etmek {v} [oto]parken {v}
park etmek {fi} einparken {v}
park etmek {fi} abstellen {v}
park etmek yasaktır! {allg} parken verboten {allg}
park görevlisi {i} der Parker {m}
park görevlisi {i} der Parkaufseher {m}
park lambaları {ç} [oto]die Positionslichter {pl}
park lambası {i} [oto]das Standlicht {n}
park lambası ışığı {i} die Parklichte {f}
park saati {i} die Parkuhr {f}
park sırası {i} die Parkbank {f}
park tesisi {ç} die Parkanlagen {pl}
park ücreti {i} die Parkgebühr {f}
park yapılmaz {allg} parken verboten {allg}
park yapmak {v} [oto]parkieren {v}
park yapmak {v} [oto]parken {v}
park yasağı {i} das Parkverbot {n}
park yeri {i} der Parkplatz {m}
park yeri {i} die Bucht {f}
park yeri {i} [oto]die Abstellfläche {f}
park yeri aramak {allg} Parkplatz suchen {allg}
sokak sakinlerinin park amacıyla araçla girebildiği cadde {i} die Anliegerstraße {f}
ulusal park {i} der Nationalpark {m}
yanlış park etmek {allg} falsch parken {allg}
yeşillikli park {i} die Grünanlage {f}