DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
vorn {adv} başta {adv}
vorn {adv} ileride {adv}
vorn {adv} ön tarafta {adv}
vorn {adv} önde {adv}
die Vornahme {f} başlama {i}
die Vornahme {f} ele alma {i}
die Vornahme {f} etme {i}
die Vornahme {f} girişme {i}
die Vornahme {f} icra {i}
die Vornahme {f} yapma {i}
die Vornahmeklage {f} icra davası {i}
die Vornahmeklage {f} yapma davası {i}
der Vorname {m} ilkad {i}
der Vorname {m} nur {i}
der Vorname {m} ön ad {i}
der Vorname {m} ön isim {i}
der Vorname {m} önad {i}
der Vorname {m} önadı {i}
vornan {adv} başta {adv}
vornan {adv} birinci {adv}
vornan {adv} önde {adv}
vorne {adv} başta {adv}
vorne {adv} ileride {adv}
vorne {adv} ön tarafta {adv}
vorne {adv} önde {adv}
vornehm {a} aristokrat {a}
vornehm {adj} asil {s}
vornehm {adj} bakımlı {s}
vornehm {adj} cömert {s}
vornehm {adj} kibar {s}
vornehm {a} mümtaz {a}
vornehm {a} nezih {a}
vornehm {adj} onurlu {s}
vornehm {adj} seçkin {s}
vornehm {adj} şık {s}
vornehm {adj} soylu {s}
vornehm {adj} zarif {s}
vornehmen {v} aklına koymak {fi}
vornehmen {v} bir şeyi yapmaya karar vermek {fi}
vornehmen {allg} birisini azarlamak {allg}
vornehmen {allg} hesap sormak {allg}
vornehmen {v} azarlamak {fi}
vornehmen {v} icra etmek {fi}
vornehmen {v} yapmak {fi}
der vornehmer Aristokrat {m} soylu {i}
vornehmer Pinkel {allg} kendini beğenmiş {allg}
die Vornehmheit {f} asillik {i}
die Vornehmheit {f} bakımlılık {i}
die Vornehmheit {f} kibarlık {i}
die Vornehmheit {f} şıklık {i}
die Vornehmheit {f} soyluluk {i}
die Vornehmheit {f} zariflik {i}
vornehmlich {adv} bilhassa {adv}
vornehmlich {adv} en çok {adv}
vornehmlich {adv} evvela {adv}
vornehmlich {adv} her şeyden önce {adv}
vornehmlich {adv} özellikle {adv}
vorneigen {v} öne doğru eğilmek {fi}
vorneigen {v} reverans yapmak {fi}
vornherein {adv} ilk baştan {adv}
vornüber {adv} öne doğru {adv}
die Vornutzung {f} ön yararlanma {i}
vornweg {adv} başta {adv}
vornweg {adv} birinci sırada {adv}
vornweg {adv} ilk sırada {adv}
vornweg {adv} önde {adv}
Indirekte Treffer
ganz vorn {allg} en önde {allg}
ganz vorn {allg} en başta {allg}
nach vorn {allg} öne {allg}
nach vorn {allg} öne doğru {allg}
nach vorn beugen {v} öne eğilmek {fi}
seine Nase vorn haben {allg} burun farkıyla geride bırakmak {allg}
seine Nase vorn haben {allg} atbaşı geçmek {allg}
von vorn {allg} önden {allg}
von vorn anfangen {v} baştan başlamak {fi}
von vorn beginnen {allg} baştan başlamak {allg}