DeutschTürkisch 
Direkte Treffer
das Gut {n} çiftlik {i}
das Gut {n} emlak {i}
gut {adj} faydalı {s}
das Gut {n} [Naut.]gemi arması {i}
gut {adj} güzel {s}
gut {adj} hoş {s}
gut {adj} iyi tamam {s}
gut {adj} kazançlı {s}
gut {adj} lezzetli {s}
das Gut {n} mal {i}
das Gut {n} malzeme {i}
das Gut {n} mülk {i}
gut {a} pekala {a}
gut {a} peki {a}
das Gut {n} servet {i}
das Gut {n} varlık {i}
gut {adj} yararlı {s}
gut {adj} iyi {s}
gut abschneiden {allg} iyi bir sonuca ulaşmak {allg}
gut angebracht {allg} tam yerinde {allg}
gut angebracht {allg} uygun {allg}
gut angezogen {allg} iyi giyimli {allg}
gut angezogen {allg} üstü başı düzgün {allg}
gut anhören {allg} kulağa hoş gelmek {allg}
gut ankommen {allg} beğenilmek {allg}
gut ankommen {allg} hoşa gitmek {allg}
gut artikulieren {allg} iyi konuşmak {allg}
gut artikulieren {allg} iyi laf yapmak {allg}
gut aufgehoben {allg} iyi korunmuş {allg}
gut aufgehoben {allg} iyi saklanmış {allg}
gut aufgehoben sein {v} durumu iyi olmak {fi}
gut aufgelegt sein {v} keyfi yerinde olmak {fi}
gut aufgelegt sein {v} neşeli olmak {fi}
gut ausgehen {allg} iyiye varmak {allg}
gut ausgerüstet {allg} tam teçhizatlı {allg}
gut ausgerüstet {allg} tedarikli {allg}
gut ausnehmen {allg} iyi izlenim bırakmak {allg}
gut aussehend {adj} alımlı {s}
gut aussehend {adj} bakımlı {s}
gut aussehend {adj} çarpıcı {s}
gut aussehend {adj} gösterişli {s}
gut aussehend {adj} göze çarpıcı {s}
gut aussehend {adj} iyi görünümlü {s}
gut aussehend {adj} prezentabl {s}
gut aussehend {adj} yakışıklı {s}
gut bei Kasse sein {v} parası olma {fi}
gut bei Kasse sein {v} parası olmak {fi}
gut bekleidet {allg} iyi giyinmiş {allg}
gut bekleidet {allg} takıp takıştırmış {allg}
gut bekommen {v} iyi gelmek {fi}
gut bekommen {v} yaramak {fi}
gut beleumdet {allg} iyi şöhret sahibi {allg}
gut berechneter Plan {allg} iyice düşünülmüş plan {allg}
gut daran tun {allg} iyi etmek {allg}
gut dastehen {allg} iyi gitmek {allg}
gut dastehen {allg} yolunda olmak {allg}
gut drauf sein {allg} keyfi yerinde olmak {allg}
gut durchgebraten {allg} nar gibi kızarmış {allg}
gut eingeführte Marke {allg} iyi tanınmış marka {allg}
gut eingeführte Marke {allg} popüler marka {allg}
gut eingeführtes Geschäft {allg} rayına oturmuş {allg}
gut erhalten {allg} iyi durumda {allg}
gut erhalten sein {allg} bozulmamış olmak {allg}
gut erhalten sein {allg} iyi bir halde bulunmak {allg}
gut erhalten sein {allg} yaşlanmamış olmak {allg}
gut erzogen {allg} terbiyeli {allg}
gut finden {allg} bir şeyi iyi bulmak {allg}
gut führen {allg} güler yüz göstermek {allg}
gut führen {allg} iyi davranmak {allg}
gut fundiert {adj} esaslı {s}
gut fundiert {adj} sağlam {s}
gut fundiert {adj} temelli {s}
gut für die Gesundheit {allg} sağlığa yararlı {allg}
gut gebrauchen können {allg} ihtiyacı olmak {allg}
gut gebrauchen können {allg} işine yaramak {allg}
gut geeignet {allg} tam uygun {allg}
gut gegliedert {allg} derli toplu {allg}
gut gehen {v} iyi gitmek {fi}
gut gehen {v} sonu iyi olmak {fi}
gut gehend {allg} dört başı mamur {allg}