TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
kalın {s} aufgeworfen {adj}
kalın {a} dick {a}
kalın {s} krass {adj}
kalın {s} Plump {adj}
kalın {s} prall {adj}
kalın {s} sämig {adj}
kalın {s} stark {adj}
kalın {a} tief {a}
kalın ağaç yetiştirme {i} die Starkholzzucht {f}
kalın bağırsağın son bölümü {i} [hek]das Rektum {n}
kalın bağırsak {i} das Colon {n}
kalın bağırsak {i} der Grimmdarm {m}
kalın bağırsak {i} das Kolon {n}
kalın bağırsak iltihabı {i} die Kolitis {f}
kalın bağırsak kanseri {i} das Kolonkarzinom {n}
kalın bağırsakta bakteriyel bozulma {i} [hek]die Dysbiose {f}
kalın çeperli {s} dickwandig {adj}
kalın cidarlı {s} dickwandig {adj}
kalın ciltli {s} dickbändig {adj}
kalın dallı ağaç gövdesi {i} das Derbholz {n}
kalın derili {i} der Dickhäuter {m}
kalın derili {s} dickhäutig {adj}
kalın dudaklar {allg} wulstige Lippen {allg}
kalın duvarlı {s} dickwandig {adj}
kalın ense {i} der Stiernacken {m}
kalın enseli {s} stiernackig {adj}
kalın gövdeli bir çeşit testere {i} der Fuchsschwanz {m}
kalın harflerle basılmış {s} Fett gedruckt {adj}
kalın hayvan kılı {i} die Granne {f}
kalın kabuklu {s} dickschalig {adj}
kalın kafa {i} der Dussel {m}
kalın kafalı {s} begriffsstutzig {adj}
kalın kafalı {i} der Dickschädel {m}
kalın kafalı {i} der Dubel {m}
kalın kafalı {s} dumm {adj}
kalın kafalı {allg} schwer von Begriff {allg}
kalın kafalı {s} stumpfsinnig {adj}
kalın kafalı olmak {allg} eine lange Leitung haben {allg}
kalın kafalı olmak {fi} Feine lange Leitung haben {v}
kalın kafalılık {i} der Stumpfsinn {m}
kalın kitap {i} der Wälzer {m}
kalın kıl {i} der Filz {m}
kalın lastikli bisiklet {i} das Treckingbike {n}
kalın perde {ç} die Übergardinen {pl}
kalın ses {i} [müz]der Brummbass {m}
kalın ses {allg} grobe Stimme {allg}
kalın sesli tuba {i} [müz]das Bombardon {n}
kalın sicim {i} der Strick {m}
kalın sopa {i} der Knüttel {m}
kalın tahta {i} die Bohle {f}
kalın trompet sesi {i} das Geschmetter {n}
kalın yünlü manto {i} der Lodenmantel {m}
kalınan yer {i} der Verblieb {m}
kalınbağırsak {i} [anat]der Dickdarm {m}
kalınbağırsak akarcası {i} die Dickdarmfistel {f}
kalınbağırsak ameliyatı {i} die Dickdarmoperation {f}
kalınbağırsak bakterisi {i} [hek]das Kolibakterium {n}
kalınbağırsak borusu {i} das Darmrohr {n}
kalınbağırsak çıkmazı {i} das Dickdarmdivertikel {n}
kalınbağırsak iltihabı {i} die Dickdarmentzündung {f}
kalınbağırsak iltihaplanması {i} [hek]die Dickdarmentzündung {f}
kalınbağırsak kanaması {i} die Dickdarmblutung {f}
kalınbağırsak kanseri {i} der Dickdarmkrebs {m}
kalınbağırsak operasyonu {i} die Dickdarmoperation {f}
kalınbağırsak polipi {i} der Dickdarmpolyp {m}
kalınbağırsak tıkanması {i} der Dickdarmverschluss {m}
kalınbağırsak tümörü {i} der Dickdarmtumor {m}
kalınbağırsak uru {i} die Dickdarmgeschwulst {f}
kalınca bakır levha {i} die Kupferplatte {f}
kalınca boya sürülmüş resim {s} pastos {adj}
kalınkafalı {s} holzkopf {adj}
kalınlaşmak {itr} eindicken {itr}
kalınlaşmak {allg} verdicken {allg}
kalınlaştırmak {fi} eindicken {v}
kalınlaştırmak {v} verdicken {v}
kalınlık {i} die Dicke {f}
kalınlık {i} die Plumpheit {f}
kalınlık {i} die Starke {f}
kalınlık {i} die Stärke {f}
kalınlık {i} die Tiefe {f}
Indirekte Treffer
binek hayvanı sırtına vurulan kalın kumaş {i} die Satteldecke {f}
derin ve kalın ses {s} sonor {adj}
en kalın ses {i} [müz]der Bass {m}
en kalın sesi çıkaran {i} [müz]der Bassist {m}
ensesi kalın {s} mächtig {adj}
ensesi kalın {s} bemittelt {adj}
ensesi kalın {s} stiernackig {adj}
esen kalın {allg} bleiben Sie gesund {allg}
esen kalın {allg} alles Gute! {allg}
esen kalın {allg} alles Gute {allg}
esen kalın {allg} bleiben Sie gesund! {allg}
esen kalın! {allg} bleiben Sie gesund {allg}
ince ve kalın bağırsak iltihabı {i} die Enterokolitis {f}
kabuğu kalın {s} dickschalig {adj}
kalın ağaç yetiştirme {i} die Starkholzzucht {f}
kalın bağırsağın son bölümü {i} [hek]das Rektum {n}
kalın bağırsak {i} das Kolon {n}
kalın bağırsak {i} der Grimmdarm {m}
kalın bağırsak {i} das Colon {n}
kalın bağırsak iltihabı {i} die Kolitis {f}
kalın bağırsak kanseri {i} das Kolonkarzinom {n}
kalın bağırsakta bakteriyel bozulma {i} [hek]die Dysbiose {f}
kalın çeperli {s} dickwandig {adj}
kalın cidarlı {s} dickwandig {adj}
kalın ciltli {s} dickbändig {adj}
kalın dallı ağaç gövdesi {i} das Derbholz {n}
kalın derili {s} dickhäutig {adj}
kalın derili {i} der Dickhäuter {m}
kalın dudaklar {allg} wulstige Lippen {allg}
kalın duvarlı {s} dickwandig {adj}
kalın ense {i} der Stiernacken {m}
kalın enseli {s} stiernackig {adj}
kalın gövdeli bir çeşit testere {i} der Fuchsschwanz {m}
kalın harflerle basılmış {s} Fett gedruckt {adj}
kalın hayvan kılı {i} die Granne {f}
kalın kabuklu {s} dickschalig {adj}
kalın kafa {i} der Dussel {m}
kalın kafalı {i} der Dubel {m}
kalın kafalı {i} der Dickschädel {m}
kalın kafalı {s} stumpfsinnig {adj}
kalın kafalı {s} begriffsstutzig {adj}
kalın kafalı {allg} schwer von Begriff {allg}
kalın kafalı {s} dumm {adj}
kalın kafalı olmak {allg} eine lange Leitung haben {allg}
kalın kafalı olmak {fi} Feine lange Leitung haben {v}
kalın kafalılık {i} der Stumpfsinn {m}
kalın kitap {i} der Wälzer {m}
kalın kıl {i} der Filz {m}
kalın lastikli bisiklet {i} das Treckingbike {n}
kalın perde {ç} die Übergardinen {pl}
kalın ses {allg} grobe Stimme {allg}
kalın ses {i} [müz]der Brummbass {m}
kalın sesli tuba {i} [müz]das Bombardon {n}
kalın sicim {i} der Strick {m}
kalın sopa {i} der Knüttel {m}
kalın tahta {i} die Bohle {f}
kalın trompet sesi {i} das Geschmetter {n}
kalın yünlü manto {i} der Lodenmantel {m}
kalkık uçlu kalın bıyık {i} der Knebelbart {m}
mantoluk kalın kumaş {i} der Ulster {m}
ortası çıkıntılı küçük ve kalın pencere camı {i} die Butzenscheibe {f}
Sağlıcakla kalın! {allg} leben Sie wohl {allg}
sağlıcakla kalın! kendinize iyi bakın! {allg} leben Sie wohl {allg}
telefonda kalın {fi} am Apparat bleiben {v}