TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
çıkagelmek {fi} an einem Ort aufkreuzen {v}
çıkagelmek {itr} aufkreuzen {itr}
çıkagelmek {fi} auftreten {v}
çıkan {adv} ausgehend {adv}
çıkan {i} [mat]der Subtrahend {m}
çıkan evrak {allg} ausgehende Akten {allg}
çıkan ortak {allg} ausgeschiedener Gesellschafter {allg}
çıkan posta {i} der Briefausgang {m}
çıkan yeni kanunla eski kanunun hükümsüzleşmesi {allg} [huk]Abrogation des Gesetzes {allg}
çıkan yük {allg} ausgehende Fracht {allg}
çıkar {allg} an etw Interesse haben {allg}
çıkar {i} der Belang {m}
çıkar {i} die Bereicherung {f}
çıkar {a} herausgehend {a}
çıkar {i} das Interesse {n}
çıkar {i} der Nutzen {m}
çıkar {i} der Profit {m}
çıkar {i} der Vorteil {m}
çıkar ağzındaki baklayı {allg} Na schieß mal los {allg}
çıkar ağzındaki baklayı {allg} Na! schieß mal los! {allg}
çıkar ağzındaki baklayı! {allg} Heraus mit der Sprache {allg}
çıkar amaçlı kullanmak {v} [tic]kommerzialisieren {v}
çıkar amaçlı ticari ilişki {s} [tic]kommerziell {adj}
çıkar aramama {i} die Uneigennützigkeit {f}
çıkar beklemeden {s} unwidersprochen {adj}
çıkar birliği {i} die Interessengemeinschaft {f}
çıkar birliği kurma {i} der Zusammenschluss {m}
çıkar birliği kurmak {fi} zusammenschließen {v}
çıkar çatışması {i} die Interessenkollision {f}
çıkar grubu {i} die Interessengruppe {f}
çıkar peşinde koşma {i} der Eigennutz {m}
çıkar politikası {i} die Schaukelpolitik {f}
çıkar sağlama {i} die Vorteilsgewährung {f}
çıkar sağlamak {allg} Geschäfte machen {allg}
çıkar sağlamak {fi} profitieren {v}
çıkar sağlamak {fi} Kapital schlagen (aus etw.) {v}
çıkar temsilciliği {i} die Interessenvertretung {f}
çıkar yol {i} der Ausweg {m}
çıkar yol {i} das Mittel {n}
çıkar yol {i} der Mittelweg {m}
çıkar yol bulamama {i} die Zwickmühle {f}
çıkar yolunu bulmak {allg} es möglich machen {allg}
çıkarabilmek {allg} aus erschließen {allg}
çıkarabilmek {allg} von herunterbekommen {allg}
çıkarcı {s} berechnend {adj}
çıkarcı {i} der Egoist {m}
çıkarcı {s} eigennützig {adj}
çıkarcı {s} eigensüchtig {adj}
çıkarcı {i} der Geschäftemacher {m}
çıkarcı {i} die Geschäftemacherin {f}
çıkarcı {i} der Opportunist {m}
çıkarcı {i} der Politiker {m}
çıkarcı {s} wucherisch {adj}
çıkarcılık {i} die Berechnung {f}
çıkarcılık {i} der Egoismus {m}
çıkarcılık {i} die Eigennützigkeit {f}
çıkarcılık {i} die Eigensucht {f}
çıkarcılık {i} [pol]der Opportunismus {m}
çıka için her şeyi yapan kişi {i} der Karrierist {m}
çıka için inançlarını satan kişi {i} der Renegat {m}
çıka için şirin görünen kişi {i} der Popülist {m}
çıka için şirin görünme {i} der Populismus {m}
çıka olan {i} der Interessent {m}
çıka ve başarısı için her şeyi yapan {i} der Karrieremacher {m}
çıkarılan {adv} [mat]Minus {adv}
çıkarılan ortak {allg} ausgeschlossener Gesellschafter {allg}
çıkarılan şey {i} die Streichung {f}
çıkarılma {i} die Entnahme {f}
çıkarılma {i} die Entziehung {f}
çıkarılma {i} der Entzug {m}
çıkarılma {i} [hek]die Exstirpation {f}
çıkarılmak üzere {s} abzüglich {adj}
çıkarılması zor lekeler {allg} hartnäckige Flecken {allg}
çıkarılmış sermaye {allg} [tic]ausgegebenes Kapital {allg}
çıkarım {i} die Folgerung {f}
çıkarım {i} [fel]die Konklusion {f}
çıkarım {i} [fel]der Schluss {m}
çıkarının tersine {öt} zuungunsten {prp}
çıkarıp vermek {fi} rausgeben {v}
çıkarları koruma {i} die Wahrnehmung {f}
Indirekte Treffer
bata çıka {allg} mit Ach und Krach {allg}
bata çıka ilerlemeye çalışmak {itr} stampfen {itr}
bata çıka yürümek {itr} waten {itr}
bata çıka yürümek {itr} trapsen {itr}
bata çıka yürümek {itr} stiefeln {itr}