TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
çıkan {adv} ausgehend {adv}
çıkan {i} [mat]der Subtrahend {m}
çıkan evrak {allg} ausgehende Akten {allg}
çıkan ortak {allg} ausgeschiedener Gesellschafter {allg}
çıkan posta {i} der Briefausgang {m}
çıkan yeni kanunla eski kanunun hükümsüzleşmesi {allg} [huk]Abrogation des Gesetzes {allg}
çıkan yük {allg} ausgehende Fracht {allg}
Indirekte Treffer
-dan çıkan {öt} aus {prp}
-den çıkan {öt} aus {prp}
ağızdan çıkan her lafı dikkate almak {allg} jedes Wort auf die Goldwaage legen {allg}
ağızdan çıkan yapılmalı! {allg} gesagt getan {allg}
ağzından çıkan lafa dikkat etmek {allg} jedes Wort auf die Goldwaage legen {allg}
akşam çıkan gazete {i} das Abendblatt {n}
ansızın ortaya çıkan {s} akut {adj}
arka çıkan {a} unterstützend {a}
artdamaktan çıkan ses {s} [dilb]Velar {adj}
aynı kapıya çıkan {s} gleich bedeutend {adj}
aynı türde çıkan sesler {i} [müz]das Register {n}
aynı yumurtadan çıkan {s} homozygot {adj}
bileğe kadar çıkan deri ayakkabı {ç} die Boots {pl}
bir konuda zararlı çıkan kişi {i} das Opfer {n}
bir noktadan çıkan doğrular {i} [mat]das Strahlenbündel {n}
birdenbire ortaya çıkan ve hızla gelişen hastalık {allg} [hek]akute Krankheit {allg}
çiftleşme isteğiyle çıkan bağırtı {i} die Brunftschrei {f}
çıkan evrak {allg} ausgehende Akten {allg}
çıkan ortak {allg} ausgeschiedener Gesellschafter {allg}
çıkan posta {i} der Briefausgang {m}
çıkan yeni kanunla eski kanunun hükümsüzleşmesi {allg} [huk]Abrogation des Gesetzes {allg}
çıkan yük {allg} ausgehende Fracht {allg}
çözünme yoluyla çıkan parçaların tekrar birleşmesi {i} [fiz]die Rekombination {f}
çürümüş cesetten çıkan zehir {i} das Leichengift {n}
dağa çıkan yol {i} der Aufstieg {m}
daimi çıkan yemek {i} das Stammgericht {n}
dik çıkan koyu duman {i} die Rauchsäule {f}
direktörlükten çıkan {s} direktorial {adj}
dışarı çıkan top {i} [sp]der Ausball {m}
edebi eserler hakkında çıkan yazılar {i} [ed]die Sekundärliteratur {f}
eksik çıkan {i} [tic]das Minus {n}
eller birbirine çarptığında çıkan ses {i} der Klatsch {m}
evlat edinmeden dolayı ortaya çıkan akrabalık {i} die Adoptivverwandtschaft {f}
evlenme sonucu ortaya çıkan akrabalık {allg} verschwägert {allg}
fotoğrafta güzel çıkan {s} [fot]bildwirksam {adj}
gezintiye çıkan {i} der Ausflügler {m}
gırtlaktan çıkan ses {i} [müz]der Kehllaut {m}
güç durum sonucu ortaya çıkan komik durum {i} die Situationskomik {f}
haftada bir gün çıkan dergi {i} die Wochenzeitschrift {f}
haftada bir gün çıkan gazete {i} die Wochenzeitung {f}
her şeye karşı çıkan {i} der Neinsager {m}
hücre veya doku canlılığını kaybetmesi ile ortaya çıkan bir durum {i} die Nekrose {f}
içi boş ve mukoza katmanlarıyla döşeli bir organın çeperinden çıkan benign tümör {i} der Polyp {m}
ilk defa halk önüne çıkan {i} [tiy]der Debütant {m}
ilk defa sahneye çıkan {i} [tiy]der Debütant {m}
ilk önüne çıkan {s} nächsbeste {adj}
kalabalıktan çıkan gürültü {i} der Trubel {m}
kişilerle konuşma sonucu ortaya çıkan yazı veya makale {i} die Reportage {f}
kırmızı suyosunlarının bir araya toplanmasıyla ortaya çıkan kırmızı renkli deniz görüntüsü {i} [hek]der Blutsee {m}
kızartılan etten çıkan su {i} der Bratensaft {m}
kömürden çıkan çok zehirli bir gaz {i} [kim]das Kohlenmonoxid {n}
merkezden çıkan {s} radial {adj}
mevsimsel olarak ortaya çıkan {s} saisonbedingt {adj}
mitolojide geceleri ortaya çıkan cin {i} die Drude {f}
müzik aletinden çıkan pürüzsüz ses {i} die Klangfarbe {f}
ocaktan çıkan taşlar {ç} die Berge {pl}
olay sonucu ortaya çıkan yeni bir olay {i} das Nachspiel {n}
öne çıkan kişi {allg} Gesellschaftslöwe {allg}
ortaya çıkan {i} die Folge {f}
ortaya çıkan ürün {i} das Folgeprodukt {n}
pişme esnasında çıkan su {i} der Sud {m}
püre benzeri şeyin döküldüğünde çıkan ses {i} der Klacks {m}
rampa yukarı çıkan yol {i} die Auffahrt {f}
şiddet ile ortaya çıkan yaralanma {i} das Trauma {n}
son çıkan {adv} allerneuest {adv}
sonradan ortaya çıkan tesir {i} die Nachwirkung {f}
sürekli çıkan yemek {i} das Stammgericht {n}
tahminden fazla çıkan masraf {i} die Mehrausgabe {f}
tepkisel olarak ortaya çıkan {s} reaktiv {adj}
toplantı salonunda yapılan bir toplantı esnasında çıkan kavga {i} die Saalschlacht {f}
uçan tohumlardan ortaya çıkan bitkiler {i} [bitk]der Anflug {m}
yaz tatiline çıkan kişi {i} der Sommerfrischler {m}
yemek pişirmede etten çıkan su {i} der Saft {m}
yere düşen bir nesneden çıkan yansıma sesi {ünl} klapp {Inter}
yılda bir çıkan dergi {i} die Jahresschrift {f}
yokuş yukarı çıkan yol {i} die Auffahrt {f}
yukarı çıkan yol {i} der Aufstieg {m}
yukarı doğru çıkan {i} die Auffahrt {f}