TürkischDeutsch 
Direkte Treffer
birisinin adına konuşmak {allg} für jdn sprechen {allg}
birisinin adını kötüye çıkarmak {allg} jdn in schlechten Leumund bringen {allg}
birisinin ağzından girip burnundan çıkmak {allg} jemanden überreden {allg}
birisinin ağzından laf almak {allg} die Würmer aus der Nase ziehen {allg}
birisinin ağzından laf kapmak {allg} das Wort aus dem Mund nehmen {allg}
birisinin ağzını aramak {fi} ausforschen {v}
birisinin ağzını aramak {fi} ausholen {v}
birisinin ağzını aramak {fi} aushorchen {v}
birisinin ağzını burnunu dağıtmak {allg} jdn zusammenhauen {allg}
birisinin ağzını tıkamak {allg} den Mund stopfen {allg}
birisinin aklına bir şey koymak {fi} einflüstern {v}
birisinin aklına bir şey koymak {fi} einflößen {v}
birisinin aklını başına getirmek {allg} jdn zur Räson bringen {allg}
birisinin ardından ağlamamak {allg} keine Träne nachweinen {allg}
birisinin arkadaşlık teklifini reddetmek {allg} jdn abblitzen lassen {allg}
birisinin arkasından {allg} hinter jdm her {allg}
birisinin arkasından ağlamak {allg} nachweinen {allg}
birisinin arkasından bakmak {allg} nachblicken {allg}
birisinin arkasından bir şey taşımak {allg} nachtragen {allg}
birisinin arkasından konuşmak {v} bereden {v}
birisinin arkasından üzülmek {allg} nachtrauern {allg}
birisinin arkasından yola çıkmak {fi} nachreisen {v}
birisinin ayağını kaydırmak {allg} jdn aus dem Sattel heben {allg}
birisinin ayağını kaydırmak {fi} jdn ausstechen {v}
birisinin başına taç takmak {v} kränzen {v}
birisinin başınan etini yemek {fi} abhärmen {v}
birisinin başını ağrıtmak {allg} Kopfzerbrechen machen {allg}
birisinin başını yemek {allg} ins Grab bringen {allg}
birisinin bir konuda ilgisini uyandırmak {allg} nahe bringen {allg}
birisinin bir şeyini gasp etmek {allg} rauben {allg}
birisinin bir şeyini hoş karşılamak {allg} nachsehen {allg}
birisinin bir şeyini hoşgörü ile karşılamak {allg} verzeihen {allg}
birisinin boğazına sarılmak {allg} an die Gurgel springen {allg}
birisinin borcunu silmek {allg} eine Schuld erlassen {allg}
birisinin buyruğuna girmek {allg} unterordnen {allg}
birisinin canını sıkmak {v} behelligen {v}
birisinin canını sıkmak {v} vergrätzen {v}
birisinin dengi olmak {allg} gewachsen sein {allg}
birisinin dikkatini çekmek {allg} jdn auf etw aufmerksam machen {allg}
birisinin dikkatini çekmek {allg} jdn auf etw hinweisen {allg}
birisinin dikkatini dağıtmak {allg} jdn aus dem Konzept bringen {allg}
birisinin direncini kırmak {allg} jdn mürbe machen {allg}
birisinin dizginlerini kısmak {allg} die Zügel anziehen {allg}
birisinin düşüncesinin benimsenebilmesi {a} nachvollziehbar {a}
birisinin duygularını paylaşmak {allg} nachfühlen {allg}
birisinin duygularıyla oynamak {allg} auf jds Gefühlen herumtrampeln {allg}
birisinin elbisesini çıkarmak {fi} auskleiden {v}
birisinin elinden kaymak {allg} entgleiten {allg}
birisinin eline bir şey sıkıştırmak {allg} in die Hand drücken {allg}
birisinin eline düşmek {allg} ausgeliefert sein {allg}
birisinin eline düşmek {allg} in die Hände geraten {allg}
birisinin eline geçmek {fi} anheim fallen {v}
birisinin eline geçmek {allg} in jds Hände gelangen {allg}
birisinin elini sıkmak {allg} die Hand drücken {allg}
birisinin elini sıkmak {allg} die Hand geben {allg}
birisinin emri altında {öt} unter {prp}
birisinin emri altında bulunmak {allg} zu Gebote stehen {allg}
birisinin fikirlerine danışmak {allg} jdn zuziehen {allg}
birisinin fotoğrafını çekmek {allg} [fot]jdn fotografieren {allg}
birisinin geçmesine izin vermek {fi} durchgehen lassen {v}
birisinin gelişmesini sağlamak {allg} den Weg ebnen {allg}
birisinin gizli amacını öğrenmek {fi} durchschauen {v}
birisinin gizli işlerini ortaya çıkarmak {allg} auf die Spur kommen {allg}
birisinin gönlünü almak {v} besänftigen {v}
birisinin gönlünü almak {allg} beliebt machen {allg}
birisinin görüşünü savunmak {allg} die Stange halten {allg}
birisinin görüşünü uygun bulmak {fi} beipflichten {v}
birisinin gözünde değerini kaybetmek {allg} in jds Achtung sinken {allg}
birisinin gözünü boyamak {allg} vorspiegeln {allg}
birisinin gözünü boyayarak aldatmak {allg} einen Türken bauen {allg}
birisinin günahlarını bağışlamak {fi} lossprechen {v}
birisinin güvenini kazanmak {allg} jds Vertrauen besitzen {allg}
birisinin hakkına tecavüz etmek {v} benachteiligen {v}
birisinin hakkına tecavüz etmek {allg} jds Rechte verletzen {allg}
birisinin hakkına tecavüz etmek {v} verletzen {v}
birisinin halefi olmak {allg} jds Nachfolge antreten {allg}
birisinin hareketlerine göz yummak {allg} durch die Finger sehen {allg}
birisinin hatırı için {allg} aus Liebe {allg}
birisinin hatırı için {allg} zuliebe {allg}
birisinin hayatını mahvetmek {v} verbittern {v}
Indirekte Treffer
başka birisinin hak ve yükümlülüklerini üstlenen kişi {i} [huk]der Rechtsnachfolger {m}
başka birisinin veya bir şeyin yerine geçebilen kişi veya şey {i} das Surrogat {n}
bir şey birisinin hoşuna gitmek {allg} munden {allg}
bir şeyi birisinin kararına bırakmak {allg} anheim stellen {allg}
bir şeyi birisinin takdirine bırakmak {fi} anheim stellen {v}
bir şeyi birisinin takdirine bırakmak {fi} anheim legen {v}
bir şeyi birisinin üstüne bırakmak {allg} zuschieben {allg}
birisini birisinin yerine geçirmek {v} setzen {v}
birisinin adına konuşmak {allg} für jdn sprechen {allg}
birisinin adını kötüye çıkarmak {allg} jdn in schlechten Leumund bringen {allg}
birisinin ağzından girip burnundan çıkmak {allg} jemanden überreden {allg}
birisinin ağzından laf almak {allg} die Würmer aus der Nase ziehen {allg}
birisinin ağzından laf kapmak {allg} das Wort aus dem Mund nehmen {allg}
birisinin ağzını aramak {fi} aushorchen {v}
birisinin ağzını aramak {fi} ausholen {v}
birisinin ağzını aramak {fi} ausforschen {v}
birisinin ağzını burnunu dağıtmak {allg} jdn zusammenhauen {allg}
birisinin ağzını tıkamak {allg} den Mund stopfen {allg}
birisinin aklına bir şey koymak {fi} einflößen {v}
birisinin aklına bir şey koymak {fi} einflüstern {v}
birisinin aklını başına getirmek {allg} jdn zur Räson bringen {allg}
birisinin ardından ağlamamak {allg} keine Träne nachweinen {allg}
birisinin arkadaşlık teklifini reddetmek {allg} jdn abblitzen lassen {allg}
birisinin arkasından {allg} hinter jdm her {allg}
birisinin arkasından ağlamak {allg} nachweinen {allg}
birisinin arkasından bakmak {allg} nachblicken {allg}
birisinin arkasından bir şey taşımak {allg} nachtragen {allg}
birisinin arkasından konuşmak {v} bereden {v}
birisinin arkasından üzülmek {allg} nachtrauern {allg}
birisinin arkasından yola çıkmak {fi} nachreisen {v}
birisinin ayağını kaydırmak {fi} jdn ausstechen {v}
birisinin ayağını kaydırmak {allg} jdn aus dem Sattel heben {allg}
birisinin başına taç takmak {v} kränzen {v}
birisinin başınan etini yemek {fi} abhärmen {v}
birisinin başını ağrıtmak {allg} Kopfzerbrechen machen {allg}
birisinin başını yemek {allg} ins Grab bringen {allg}
birisinin bir konuda ilgisini uyandırmak {allg} nahe bringen {allg}
birisinin bir şeyini gasp etmek {allg} rauben {allg}
birisinin bir şeyini hoş karşılamak {allg} nachsehen {allg}
birisinin bir şeyini hoşgörü ile karşılamak {allg} verzeihen {allg}
birisinin boğazına sarılmak {allg} an die Gurgel springen {allg}
birisinin borcunu silmek {allg} eine Schuld erlassen {allg}
birisinin buyruğuna girmek {allg} unterordnen {allg}
birisinin canını sıkmak {v} vergrätzen {v}
birisinin canını sıkmak {v} behelligen {v}
birisinin dengi olmak {allg} gewachsen sein {allg}
birisinin dikkatini çekmek {allg} jdn auf etw hinweisen {allg}
birisinin dikkatini çekmek {allg} jdn auf etw aufmerksam machen {allg}
birisinin dikkatini dağıtmak {allg} jdn aus dem Konzept bringen {allg}
birisinin direncini kırmak {allg} jdn mürbe machen {allg}
birisinin dizginlerini kısmak {allg} die Zügel anziehen {allg}
birisinin düşüncesinin benimsenebilmesi {a} nachvollziehbar {a}
birisinin duygularını paylaşmak {allg} nachfühlen {allg}
birisinin duygularıyla oynamak {allg} auf jds Gefühlen herumtrampeln {allg}
birisinin elbisesini çıkarmak {fi} auskleiden {v}
birisinin elinden kaymak {allg} entgleiten {allg}
birisinin eline bir şey sıkıştırmak {allg} in die Hand drücken {allg}
birisinin eline düşmek {allg} in die Hände geraten {allg}
birisinin eline düşmek {allg} ausgeliefert sein {allg}
birisinin eline geçmek {allg} in jds Hände gelangen {allg}
birisinin eline geçmek {fi} anheim fallen {v}
birisinin elini sıkmak {allg} die Hand drücken {allg}
birisinin elini sıkmak {allg} die Hand geben {allg}
birisinin emri altında {öt} unter {prp}
birisinin emri altında bulunmak {allg} zu Gebote stehen {allg}
birisinin fikirlerine danışmak {allg} jdn zuziehen {allg}
birisinin fotoğrafını çekmek {allg} [fot]jdn fotografieren {allg}
birisinin geçmesine izin vermek {fi} durchgehen lassen {v}
birisinin gelişmesini sağlamak {allg} den Weg ebnen {allg}
birisinin gizli amacını öğrenmek {fi} durchschauen {v}
birisinin gizli işlerini ortaya çıkarmak {allg} auf die Spur kommen {allg}
birisinin gönlünü almak {allg} beliebt machen {allg}
birisinin gönlünü almak {v} besänftigen {v}
birisinin görüşünü savunmak {allg} die Stange halten {allg}
birisinin görüşünü uygun bulmak {fi} beipflichten {v}
birisinin gözünde değerini kaybetmek {allg} in jds Achtung sinken {allg}
birisinin gözünü boyamak {allg} vorspiegeln {allg}
birisinin gözünü boyayarak aldatmak {allg} einen Türken bauen {allg}
birisinin günahlarını bağışlamak {fi} lossprechen {v}
birisinin güvenini kazanmak {allg} jds Vertrauen besitzen {allg}